.....

.....

En uzun yolculuğum yatağım ile pencerem arasında geçti – Karlıgaş Kabay

En uzun yolculuğum yatağım ile pencerem arasında geçti – Karlıgaş Kabay

Karlıgaş Kabay

26 Aralık 1997 tarihinde Kazakistan Cumhuriyeti’nin Pavlodar bölgesindeki Ekibastuz şehrinde doğdu. Avrasya Millî Üniversitesi ve Karadeniz bölgesinde bulunan Ordu Üniversitesi mezunudur. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde Ordu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi doktora öğrencisidir. “Do Diez Minor” şiir kitabının yazarıdır.

Hayat Hakkında

Hayat hakkında konuşmaya gerek yok.
Bir gün bir yolculuğa çıkacağın hakkında da
konuşmaya gerek yok….

Deniz
Her sabah seni görmek için geliyorum penceremin önüne Deniz!
Her sabah en sevdiğim şarkımı söylemek için gelmeye devam edeceğim sana.
En uzun yolculuğum – yatağım ile pencerem arasında geçti.
En hüzünlü şarkım – o yolculukta söylendi.

VAHA

bu adada suya olta attığında ancak

yalnızlığını tutarsın..

ve

kendimizi uzun zamandır vitrin önünde

dalgınca bakar gibi hissederdik

sarhoşluğu bilmeyen yıldızlarla

dertleşemediğimiz için..

DO DİEZ MİNÖR **

do diez minör,

hayatın seni terk ettiği andır..

do diez minör,

ölümün de dudağından öpemediği

o an…

do diez minör tuşlarının ritmine göre

nefes almakta olan

genç çocuğun beyninde

rengarenk kelebekler uçuşuyorlar.

uçuşuyorlar öylece rengarenk

kelebekler,

hayatın terk edip ölümün de dudağından

öpemediği o ana benzeyerek…

**Chopin’in eseri nocturne c-sharp minör

ŞARKILAR

hepsi şarkılar yüzünden..

onlardır hüznümüzü sürekli hatırlatan

yoksa Tanrıda ne işimiz var bizim..

sigarada ne işimiz var..

KAFES

kuş uçup gitti.

bir iki tüyünü bırakmış kafesin içinde.

fakat bu sefer kafes

tüylere hapsedilmiş

TOPRAK

hayattan sıkılan yıldızlar

bugün de gökyüzüne gelmediler.

ben de kitaplarımı kovduğum

dört duvarlı penceresiz odama

saklanırdım bazen

kurtulamadığım tek şey kendim olduğum gibi

bizden hiçbir zaman kurtulamayan

toprak için üzülerek..

GÖLGE

senin

senin ruhunu

nereden geldiğini bilmediğimiz bir ışığın

aydınlattığı gün yeryüzünde

gökyüzü doğdu..

dağ doğdu..

deniz doğdu…

okyanus doğdu..

ben doğdum..

biz aslında

o ışıkla senin ruhunun hangi birine

secde edeceğimizi bilemeyen

ruhunun gölgeleriydik…

SOKAKLAR HAKKINDA

(Seyyah İsmail Doğan’a)

sokaklar hakkında yazabilmen için

bir evinin olması mutlak değildir.

fakat bir evin hakkında yazacaksan

bir sokağın olması lazım mutlaka

ve

evinin penceresinin önünde

o sokağı gözetleyen bir çiçeğin..

Sevdiğin Ezgiler

Senin sevdiğin ezgiler seni kendine
götüremediler yine…

Gözlerimi açtığımda,
birbirinden farksız gökyüzü ve denizi görür oldum ancak.
Dalgalar, deniz olmadıklarını kanıtlamanın telaşında..
Rüzgâr da sayılmazlar aslında dalgalar…
Kendilerinin kim olduklarını bilmiyorlardı dalgalar…

Kuşlar

Eşyalarını toplayıp gidiyorlar kuşlar.
Hep giden, asla geri dönmeyen kuşlar…
Hiç kimseye, hiçbir zaman “hoşça kal”, “görüşürüz”
demeyen kuşlar…

Wael Hakkında

O gün de yağmur yağıyordu desem,
belki inanmazsınız…
Bizi buluşturan Chopin ve yağmurdu…
Ve martılar,
parça parça bölünüp pencereden atılmış
dünyanın en hüzünlü mektubu gibi uçarlardı
İstanbul’un semalarında…
En hüzünlü mektup
ya da senin çaldığın Chopin ezgisi gibi…