Deli Islığı
İlkin bir uğultu yeltendi bezdirmeye adamlığımı
Gözlerinde memleket taşıyan çerçilerden işittim
Ruhun bakırdan bakraçlar içinde susuz kaynadığını
Her gün farklı bir ceset gömüyorum göğsüme
Benim değil bu sırıtan yüz, heybetli cüsse
Değil benim kılçığından arınmış beden
Sırtımda seğirten yılkı atları gibisin
Öyle aymaz, çığırtkan ve nalsız
Baktıkça uzaklaşıyor en yakının
Ölülerinden kaçan yığınlar gibisin
Keşmekeş, ölgün ve gölgesiz
Çeperlerinde yıllardır bir korkuluk durur
Kim bilir hangi sığınmışa duldasın
Asrın yularına dokunur değneğiyle bir deli
Değiştiremez yönünü talihin
Hep aynalardan bilinir yüzüm
Yüzümde unutulmuş ülkeler devinir
Ansızın kahkaha koparmak ister bir kadın
Deşmek için yeltenir rahmini küstah çağın
Muska gibi taşır ahını
Çağırır mahvını zamanın
Gün doğumları boğuşmaktadır aynı telaşla
Alnına hışım çatılmış insan yanılmakta
Ve yağmur sertelmektedir
Hatip Çiçek